İklim krizi ve gaz

İklim krizine neden olan seragazlarının yaklaşık yüzde 75’i, yani dörtte üçü fosil yakıtların kullanılmasıyla ortaya çıkar. Kömür, petrol ve gaz kullanımı farklı düzeylerde de olsa iklim krizine yol açar, atmosfere bırakılan karbondioksit emisyonlarının yüzde 90’ından fosil yakıtlar sorumludur. 2022 yılında küresel enerji arzının yüzde 23,1’i gazdan sağlandı. Petrol ve kömürden sonra enerji arzında en çok kullanılan üçüncü kaynak gaz oldu. Aynı yıl yakıt yakma sonucu oluşan seragazı emisyonlarının yüzde 21,3’ünden de gaz sorumluydu. Yakıldığında, petrol ve kömüre kıyasla daha az hava kirleticileri ve daha az seragazı emisyonu yayar ancak gazın büyük bir bölümünü oluşturan metan aslında etkili bir seragazıdır. Gazın ‘çevreci’ bir enerji kaynağı şeklinde tanıtımında da aslında bir dönem hava kirliliğiyle mücadelede kömür ve fuel-oil’e karşı kullanılmış olması etkili olmuştur. Gazın iklim krizine etkisi bu tanıtımlarda genelde göz ardı edilir. Gaz çıkarılması sırasında önemli bir su kirliliği de meydana gelir, kirli su özenle saklanmaz ve arıtılmazsa toprak ve su kirliliğine yol açabilir.

Gaz, çıkarılma, depolanma ve taşınma esnasında doğaya karışabilir. Petrol çıkarılması sırasında da metan kaçakları olabilmektedir. Tüm bunlar, karbondioksitten (CO2) daha fazla sera etkisi olan metanın atmosfere bırakılması anlamına gelir. Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC), Antropojenik ve Doğal Işınımsal Zorlama adlı raporunda metanın CO2‘ye göre 34 kat daha fazla etki yarattığını belirtir. 

Farklı seragazlarının iklim krizine etkisini göstermek için Küresel Isınma Potansiyeli (GWP) göstergesi kullanılır. Karbondioksit referans gaz olarak alınmakta ve 100 yıllık GWP’si 1 olarak verilmektedir. Uluslararası Enerji Ajansı ise metan ve CO2 karşılaştırmasını yine IPCC verilerini baz alarak şöyle yapar: “IPCC metan için 20 yıllık bir zaman dilimindeki GWP’sini 84-87 arasında, 100 yıllık bir zaman dilimi içinse 28-36 arasında olacak şekilde belirtmiştir. Bu, bir ton metanın 100 yıllık etkisi göz önüne alındığında 28 ila 36 ton CO2‘ye eşdeğer kabul edilebileceği anlamına gelir.

Metan, organik atıkların çürümesiyle de ortaya çıkabilir, bu yüzden de birçok düzenli atık depolama sahasında metanı yakarak elektrik üreten biyogaz tesisleri kurulur. Aynı tesisler hayvan atıklarından elektrik üretmek amacıyla da kullanılabilir.

Gazın üç temel fosil yakıttan biri olması nedeniyle, Paris Anlaşması’nda da belirtilen iklim hedeflerine ulaşmak için kullanımının bırakılması gerektiği sıkça dile getirliyor. Birçok sivil toplum örgütünün temsil edildiği CAN Europe (Avrupa İklim Eylem Ağı), Avrupa Birliği’nden kömür kullanımının 2030’a, gaz kullanımının 2035’e ve petrol kullanımının da 2040’a kadar bırakılmasını talep etmişti.

Uluslararası Enerji Ajansı, hükümetlerin taahhütlerini yerine getirmeleri durumunda sıcaklık artışının 2050 yılına geldiğimizde 1,7 dereceyi bulacağını, petrol ve gaz talebinin de bugüne göre yüzde 45 oranında azalacağını söylüyor. Eğer 1,5 derece hedefi ve 2050 yılı için hedeflenen net sıfır hedefi tutturulursa petrol ve gaz tüketiminin yüzde 75 oranında azalacağını tahmin ediyor.