Ulaşımdan gıda üretimine, ısınmadan sanayiye kadar her alanda enerji tüketiyoruz. Sanayi, ulaşım, kentleşme ve tüketime dair politikalar enerji tüketimin enerji tüketiminin miktarını belirlemede önemli bir rol oynuyor. Aynı zamanda tükettiğimiz enerji kaynağını da belirliyor. Örneğin, konutlarda ısınmak için bir birincil enerji kaynağı olan gazı yakarken, aydınlatmada bir ikincil enerji kaynağı olan elektriği kullanabiliyoruz. Enerji kaynakları ve enerji tüketiminin küresel iklim değişikliğiyle ilişkisi için iklim ve enerji bölümüne bakabilirsiniz.
Küresel enerji talebi her yıl aynı hızda olmasa da artıyor. Talepteki artış, pandemi sonrasındaki hızlı yükselişine 2022 yılında son verdi. 2022 yılında küresel enerji talebindeki artış oranı yüzde 1,1’de kaldı. Enerji talebinin büyük bir bölümünü fosil yakıtlarla (petrol, kömür ve gaz) karşılıyoruz. Bu da iklim değişikliğine neden oluyor. 2011 yılında nihai enerji tüketiminde fosil yakıtların payı yüzde 81,2’ydi. İklim kriziyle mücadele ve fosil yakıtların yarattığı çevre sorunlarının da etkisiyle bu oran 10 yıl sonra yüzde 78,9’a geriledi. Modern yenilenebilir enerji kaynaklarının (güneş, rüzgar vb.) payı da aynı dönemde yüzde 8,8’den yüzde 12,6’ya çıktı.
Enerji tüketiminde fosil yakıtların payının azaltılması için önerilen yol haritaları temelde yenilenebilir enerji kaynaklarının fosil yakıtların yerini almasına dayanıyor. Bu öneriye ek olarak enerji talebinin düşürülmesi ve enerjinin verimli kullanılması da isteniyor. 2022 yılında 442 eksajulu (EJ) bulan küresel nihai enerji tüketiminden sırasıyla şu sektörler sorumlu: Sanayi (167 EJ), Binalar (133 EJ), ulaşım (116 EJ) ve diğer sektörler (27 EJ).
Enerji talebinin gelecekte ne olacağına dair tahminler yapılıyor. Uluslararası Enerji Ajansı (UEA), Dünya Enerji Görünümü adlı raporunda üç temel senaryo üzerinde duruyor. Belirtilen Politikalar Senaryosu’nda (STEPS) nihai enerji tüketiminin 2030’a kadar yılda yüzde 1,1, 2030 ila 2050 arasında ise daha azalan oranlarda artacağını belirtiyor. Bu da enerji talebini 2050 yılında 536 EJ’a getirecek. Açıklanan Taahhütler Senaryosu’nda (APS) ise enerji tüketiminin 2020’lerin ortasına kadar artacağını sonra düşeceğini görüyoruz. 2050 yılında bugünden daha az enerji tüketebileceğiz; 429 EJ kadar. Net Sıfır Senaryosu (NZS) enerji tüketiminin bugünden başlayarak her yıl yüzde 0,9 oranında azalacağını ve 2050’ye geldiğimizde 343 EJ’a kadar gerileyeceği tahmin ediliyor. Seragazı emisyonlarının en aza indiği senaryoda enerji tüketimi de ciddi oranda azalıyor.
UEA’nın sıcaklık artışını 1,5 derecede sınırlamayı hedef aldığı Net Sıfır Senaryosu, 2050 yılında 9,8 milyarı bulması beklenen dünya nüfusuna rağmen enerji tüketiminin sınırlanması gerektiğini söylüyor. 675 milyon insanın elektriğe erişimi olmadığını da unutmayalım. Enerji talebini düşürmede enerjinin verimli kullanımı ve elektriklendirmenin (elektrifikasyon) önemli bir rol oynayacağı belirtiliyor. Elektrik, toplam nihai enerji üretiminde sadece yüzde 23’lük bir paya sahip. Küresel elektrik üretiminin de yüzde 30’u yenilenebilir enerji kaynaklarından sağlanıyor ancak bu oran hızla artıyor. 2012 yılında yüzde 21,3’tü.
Birleşmiş Milletler Uluslararası Yenilenebilir Enerji Ajansı (IRENA) da 1.5°C hedefine ulaşacak senaryolar üzerinde çalışıyor. 1.5°C hedefine sahip enerji dönüşümü yol haritasında elektriklendirme ve enerji verimliliğini, yenilenebilir enerji, hidrojen ve sürdürülebilir biyokütle ile desteklemeyi öneriyor. IRENA’nın “Dünya Enerji Dönüşümü Görünümü 2023 – World Energy Transition Outlook” raporunda, 1.5°C hedefi için 2050 yılında küresel elektrik üretiminin yüzde 91’inin yenilenebilir enerji kaynaklarından sağlanması gerektiğini belirtiyor. Aynı senaryoda, nihai enerji tüketiminde elektriğin payının da 2050’de yüzde 51’e erişeceği belirtilmiş. Böylece elektrik üreten güneş ve rüzgar gibi yenilenebilir enerji kaynaklarının kayba uğramadan birçok yerde kullanılması mümkün olacak.
2022 yılında Türkiye’de birincil enerji arzı 157,7 milyon TEP oldu. Bir yıl önce bu rakam 159,5 milyon TEP’ti. Enerji arzında ithal kaynakların payı yüzde 68 oldu, Türkiye’nin enerji arzında dışa bağımlılığı 2015 yılında yüzde 76’ya kadar yükseldi, son yıllarda özellikle güneş, rüzgâr ve jeotermaldeki artış ile 2020’de yüzde 70’e, 2022’de ise yüzde 68’e geriledi. 2023 yılında enerji ve hammaddeleri ithalatına ödenen miktar 69 milyar doların üstündeydi.
Türkiye’nin enerjide ithal kaynaklara bağımlılığı ağırlıklı olarak fosil yakıtlardan kaynaklanıyor. Birincil enerji arzında kaynakların payına bakıldığında bu daha net görülüyor. 2022 yılında birincil enerji arzında petrolün payı yüzde 28,6, gazın payı yüzde 27,6 ve kömürün payı yüzde 26,2 oldu. Bu üç fosil yakıtın paylarının toplamı yüzde 82,4’e ulaşıyor.
Birincil enerjinin tüketildiği sektörlerde ise ilk sırayı yüzde 23,96 ile sanayi, 23,70 ile çevrim ve enerji sektörü, 19,5 ile ulaşım, 16,95 ile konutlar, 8,21 ile ticaret ve hizmet sektörü, 3,21 ile tarım ve hayvancılık, 4,46 ile de enerji dışı diğer sektörler izliyor.
Elektrik üretiminde ise Türkiye Temmuz 2024 itibarıyla 110 bin 606 megavatlık (MW) kurulu güce ulaştı. Kurulu güç içinde termik santralların payı 49 bin 284 MW, hidroelektrik santralların payı 32 bin 185 MW (28855 MW’ı barajlı), güneşin payı 15 bin 202 MW ve rüzgar santrallarının payı da 12 bin 244 MW oldu.
Gaz | 24688 |
Linyit | 10207 |
Taşkömürü | 841 |
Asfaltit kömür | 405 |
İthal Kömür | 10404 |
Fuel Oil | 255 |
Biyokütle | 2110 |
Jeotermal | 1691 |
Barajlı HES | 23855 |
Akarsu HES | 8339 |
Güneş | 18434 |
Rüzgar | 12343 |
Diğer | 326 |
2023 yılında ithal kömürle çalışan termik santrallar yüzde 22,38 ile elektrik üretiminde en çok paya sahip kaynak oldu. Tarihte ilk kez ithal kömürle çalışan termik santrallar ilk sırada yer aldı. İthal kömürü yüzde 20,88 ile gaz, 19,43 ile hidroelektrik, 12,5 ile linyit, 10,52 ile rüzgar, 5,83 ile güneş, 3,43 ile jeotermal, 2,65 ile biyokütle ve 1,23 ile taş kömürü izledi. Elektrik üretiminde fosil yakıtların payı yüzde 58’in biraz üzerinde kaldı.
Bu web sitesi Friedrich-Ebert-Stiftung Derneği Türkiye Temsilciliği tarafından desteklenmiştir. İçeriğin sorumluluğu tamamıyla Ekosfer Derneği’ne aittir.