Türkiye’de yenilenebilir enerji

Enerji literatüründe yenilenebilir enerji, ortaya çıkarılması için bir çabaya gerek duyulmadan, doğal çevre aracılığıyla sürekli ulaşabilen enerjidir. İlk akla gelen ve bugün ticarileşmiş örnekleri arasında güneş, rüzgar, hidroelektrik, biyokütle, jeotermal ve dalga enerjisini sayabiliriz. 

Bazı kaynaklarda yenilenebilir enerji kaynakları için sürdürülebilir enerji, yeşil enerji, çevreci enerji veya temiz enerji tanımının kullanıldığı da görülüyor. Güneş var oldukça döngüsünü devam ettirecek bu kaynakların sürdürülebilirliğinin ya da çevreciliğinin, üretimden bertarafa kadar olan sürecini de kapsayan birçok kıstası karşılaması gerektiği düşünülürse, “temiz” veya “çevreci” kelimeleri yerine yenilenebilir enerjiyi kullanılması daha doğru olur.  

Yenilenebilir enerjinin tarihçesi

Yenilenebilir enerji kaynakları aslında insanların enerji üretiminde ilk kullandığı kaynaklardan biridir. Rüzgar veya su gücü ile çalıştırılan değirmenler, ısınmak için yakılan odun, hayvan dışkıları ve diğer biyolojik kökenli malzemeler, jeotermal enerjiyle ısıtılan su veya mekanlar Anadolu’da yenilenebilir enerjinin çok eski tarihlerden bu yana kullanımına örnek verilebilir. Türkiye’nin elektrik üretimi yapan ilk santralı da aslında yenilenebilir enerji sınıfında yer alır. Tarsus’taki 2 kilovat (kW) güce sahip su türbini 1902 yılında elektrik üretmeye başlamıştır. Daha sonra gücü 60 kW’a çıkarılmıştır. Modern yenilenebilir enerji kaynaklarının günümüzde en sık görülen örnekleri ise güneş enerjisiyle su ısıtan güneş toplaçları, jeotermal enerjiyi kullanarak yapılan ısıtma ve elektrik üreten tesisler, güneş ve rüzgar enerjisi örnekleri ile biyogaz ve biyokütle tesisleri olarak sıralanabilir. 

Türkiye’nin ilk güneş enerjisi santralı İstanbul İkitelli’de kurulmuştur. İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Tübitak Marmara Araştırma Merkezi ve İnosol Enerji’nin ortak çalışması ile hayata geçen proje 500 kW kurulu güce sahipti. Güneşten su üreten güneş toplaçları (kolektör) ise daha uzun zamandır özellikle konutlarda kullanılmaktadır. 

İlk rüzgar santralları ise İzmir’in Çeşme ilçesinde 1998 yılında kurulan 1,5 megavat (MW) gücündeki Germiyan santralıyla yine aynı ilçede kurulan 7,20 MW’lık ARES santralıdır. Elektrik üretimi yapan ilk jetermal santralı Denizli-Kızıldere’de, bölgesel ısıtma yapan ilk jeotermal sistemi ise İzmir’in Balçova ve Narlıdere ilçelerinde 1983 yılında çalışmaya başlamıştır. 
Dünyada rüzgar enerjisinden elektrik üreten ilk rüzgar türbininin 1883 yılında Josef Friedländer adlı Avusturyalı bir mühendis tarafından yapıldığı, güneş ışınlarından elektrik üretmenin mümkün olduğunu gösteren ilk hücre örneğinin de 1954 yılında Bell Laboratuvarları’nda ortaya çıktığı biliniyor. Bir ampul yakabilen ilk hidroelektrik santralı projesi de Birleşik Krallık topraklarında 1878 yılında hayata geçirildi. Gelgit enerjisinden elektrik üretimi de aslında çok eskilere dayanıyor. 1966 yılında büyük ölçekli La Rance santralı Fransa’da çalışmaya başlamıştı.